Bu yayın şu dillerde de okunabilir: English Français Español العربية فارسی Русский
Reinhard Operasyonu; Treblinka, Belzec ve Sobibor ölüm kamplarını nereden biliyoruz?
Savaş sırasında Treblinka, Belzec ve Sobibor:
İlk inşa edilen imha kampı Belzec açıldıktan sonra (Kasım 1941) bir ay içinde Polonya yeraltı örgütlerinden raporlar gelmeye başladı. En önemlisi de, bu raporlar, çok sayıda Yahudi'nin kampa girdiğini ama çıkmadığını belirtiyordu. Treblinka ve Sobibor'la ilgili benzer raporlar da, Naziler bu imha kamplarını açtıktan hemen sonra gelmeye başladı. Bilgiler Yahudi gettolarına kadar ulaştı ve 1942 yılında Yahudi direniş savaşçısı Jan Karski, imha kamplarıyla ilgili bilgileri batılı Müttefiklere sundu. Öldürme yöntemleri hakkında pek çok söylenti vardı. Nazi işgali dışındaki Avrupa'da çıkan yayınlar, raporların bir kısmını yeniden bastı. Savaş zamanı ortaya çıkan raporların çoğu, güvenilir bilgiden yoksun olduğu için ortalıkta yanlış veya doğrulanmamış söylentiler dolaşıyordu. Nazilerin, suçlarını gizleme çabaları nedeniyle ölüm kamplarıyla ilgili bilgilerin doğruluğu kestirilemiyordu. Benzer şekilde, savaş sırasında el altından bilgi iletmek oldukça tehlikeliydi.
Savaş sonrası yapılan soruşturma ve ifadeler:
Sovyet ordusu, 1944 yazında Berlin'e doğru ilerlerken çok sayıda ölüm kampını özgürleştirdi. Kampların bulunmasından kısa süre sonra Sovyet ordusu müfettişleri bölge köylüleriyle görüşmeler yaptı ve özgürleştirilen üç kampı (Belzec, Treblinka ve Sobibor) fiziksel olarak inceledi. Polonya'daki Merkezi Yahudi Tarihi Komisyonu 1944-1945 arasında üç kamptan sağ kurtulanların ve görgü tanıklarının ifadelerini toplayıp Lehçe ve Yidiş olarak hatırat ve araştırma halinde yayınladı. Komisyon benzer şekilde, kamplarla ilgili Nazi belgelerini de analiz etti. 1945 sonbaharında, Nazilerin Polonya'da İşlediği Suçları Soruşturma Merkezi Komisyonu'nun müfettişleri Belzec, Treblinka ve Sobibor'u inceledi. Treblinka'da birkaç mezarı kazdılar ve önemli miktarda kül, kemik ve başka beden parçaları buldular. Diğer komisyonlar gibi, gözgü tanığı ifadelerini topladılar ve kamplarla ilgili Nazi belgelerini analiz ettiler. Treblinka, Belzec ve Sobibor'un toplu imha kampları olduğu sonucuna vardılar. Merkezî Komisyon, kurbanların sayısının 1.631.000 olduğunu tahmin etmiştir. Bu sayı, o zamandan bu yana yeniden değerlendirildi ve yaklaşık 1.400.000'e tamamlandı. Savaştan hemen sonra bazı Nazi failler bile Treblinka, Belzec ve Sobibor'da işlenen suçlardan söz etti. Örneğin, Treblinka ve Belzec'i ziyaret etmiş olan SS subayı Kurt Gerstein 1945 yılında, Belzec'te şahit olduğu gazla öldürme işlemleri hakkında ayrıntılı bir rapor yazmıştır.
Polonya Cumhuriyeti Hükümeti, Dışişleri Bakanlığı MSZ, 1942 (Kamusal Alan). Wikimedia Commons aracılığıyla. (Raporun PDF'ine bağlantı)
Savaş sonrası yargılamalar:
Diğer kampların aksine, Reinhard Operasyonu (Treblinka, Belzec ve Sobibor) personeli yavaş yavaş tutuklandı ve adaletin karşısına çıkarıldı. Naziler, 1943 yılında kampları kapatınca, personel dağıtıldı ve başka görevlere atandı. Bazıları savaş sona ermeden öldü, bazıları da sahte kimlikler edinerek başka ülkelere kaçtı. Kamplarda görev yapmış olan SS subaylarının bir kısmı 1948-1950 yılları arasında tutuklanarak yargılandı. Ukraynalı muhafızların bir kısmı da 1944 ve 1945 yıllarında tutuklanıp sorgulanmış olmasına rağmen verdikleri ifadeler, onlarca yıl boyunca Batı'ya sunulmamıştır.
Batı Almanya, 1960'larda Reinhard Operasyonu kamplarıyla ilgili bir dizi soruşturma başlattı. Üç kamptan birinde görev yapmış olan birkaç SS subayı ve Ukraynalı muhafız Batı Almanya tarafından tutuklanarak yargılanmıştır. 1960'ların başında İsrail'de yapılan Adolf Eichmann yargılaması, dikkatleri Reinhard Operasyonu ölüm kamplarının üzerine çekti. Treblinka ve Sobibor'dan sağ kurtulan bazı kişiler Eichmann yargılamasında şahitlik yaptı. Kamuoyunun bu kamplara gösterdiği ilgi azalmadı ve korumalarla personelin yargılanmasına bugün de devam edilmektedir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmiş olan Ivan Demjanjuk, 1986 yılında "Korkunç Ivan" olmakla suçlandı. "Korkunç Ivan", Treblinka kampındaki son derece acımasız bir Ukraynalı muhafızdı. İsrail'e sürülen Demjanjuk hakkında 1987 yılında dava açıldı. İsrail mahkemesi kendisini suçlu buldu ve idam cezasına mahkum etti ancak Demjanjuk'un Treblinka'da değil Sobibor'da olduğunu gösteren yeni bir kanıtın ortaya çıkmasıyla birlikte ceza, temyiz mahkemesi tarafından bozuldu. 2010 yılında Sobibor'daki rolü nedeniyle yeniden yargılandı. 2011 yılı Mayıs ayında suçlu bulundu.
O zamandan bu yana yapılan araştırmalar:
Üç Reinhard Operasyonu ölüm kampıyla ilgili bir dizi resmî araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar şunlardır:
Belzec
Arkeolog Andrzej Kola, 1997'den 1999'a kadar Belzec'in zemininde kapsamlı bir araştırma yapmıştır. 7,5 metrede bir, yeri karotla delerek toplu mezarların tam konumlarını bulmuştur. Kola'nın niyeti mezarları kazmak değil, kurbanlar için yeni anıtlar dikilirken yetkililerin mezarlardan uzak durmasını sağlamak üzere mezarların konum ve boyutlarını gösteren bir harita çıkarmaktı. Kola, kamp binaları için de bazı kazılar yapmıştır.
Sobibor
Kola, 2001 yılında Sobibor'un zeminini de inceledi ve yedi büyük mezar ile bazı kamp binalarının tam yerlerini buldu. İsrailli saygın bilim adamı Yoram Haimi, 2007 yılında başka bazı arkeologlarla birlikte Sobibor'da bir araştırma yürüttü. Onlar da çok sayıda kalıntı buldu ve kamp binalarının yerlerini haritalandırdı. Haimi'nin Sobibor'daki çalışması devam etmektedir ve yakın zamanda bir raporda belgelendirilmiştir. Yeni bir anıt dikilebilmesi için, 2012 yılında kendisinden ek arkeolojik çalışma yapması talep edilmiştir.
Treblinka
Yukarıda belirtildiği üzere, Nazilerin Polonya'da İşlediği Suçları Soruşturma Merkezi Komisyonu zaten 1945 yılında Treblinka ölüm kampıyla ilgili bir soruşturma yürütmüştü. Bu soruşturma sırasında Treblinka'daki birkaç mezarı kazmışlar ve çok miktarda kül, kemik ve vücut parçaları bulmuşlardı. 2010 yılında adli arkeolog Caroline Sturdy Colls tarafından zeminde bilimsel bir araştırma başlatılana kadar başka bir araştırma gerçekleşmedi. Colls, GPR (Yeraltı radarı) kullanarak, "önemli ölçüde büyük ve çok derin, bilhassa bir tanesi 26 metreye 17 metre büyüklüğünde [85 fite 58 fit]" olan "bir dizi gömülü çukur" tespit etti. Colls, şöyle büyük çukurun yakınında "çeşitli büyüklüklerde ve en az bu derinlikle beş çukur daha" bulunduğunu belirtmiştir. Dahası, "boyutları ve konumları göz önüne alındığında, buraların defin alanları olduğuna dair güçlü kanıtlar vardır." Colls'un övgü alan çalışması, kamuoyunun ilgisini yeniden ölüm kamplarının üzerine çekti.